top of page

Hangi Tanrı'nın çocukları?

  • Yazarın fotoğrafı: İklim Bayraktar
    İklim Bayraktar
  • 3 Eyl 2023
  • 3 dakikada okunur
Herkesin kendi çıkarı kendi emeli için ve yine aileleri dahil herkesin siyasi ve dini düşüncesi doğrultusunda; oraya buraya çekiştirilen, bedenleri ve benlikleri yok sayilan, yaşamları ellerinden alınan bu çocuklar hangi tanrının çocukları?

"Yurtlarda yanarak ölen çocukları, tacize, tecavüze uğrayanları, ayaklarından tavana asılanları, falakaya yatırılanları, ceza olsun diye aç bırakılanları. Babasının şeyhinin ‘rüyanda beni görüyor musun?’ diye sorduğu kız çocuğunu anlatmadım mesela." Diyor Sn Ayşe Çavdar

"Onların çocukları ve bizim barikat" başlıklı yazısında.


Ben de anlatmadım kitabımda sistematik olarak ısıtılmış kaşıkla yakılanları, saatlerce zifiri karanlıkta tutulanları, ac birakilanları ve nicelerini.

Bağcı dövmek değil üzüm yemek derdindeyiz. O cu bucu diye ayırmaksızın sadece çocukların hayrına hareket edilmeli.


"O çocukların o evlerden, kurslardan, cemaatlerden kaçmak için gani gani sebepleri var. Peki barikatın arkasında bizimle buluşmak için tek bir sebep bulabilirler mi? Cidden, bütün o çocukların, bütün o çileleri çektikten sonra varacakları yerde olduğumuz “bilgi”si bizim ne işimize yarıyor?" Diye hepimize soruyor Ayşe Çavdar.

İŞTE BU! Doğru soru yapıcı çağrı.

Birebir görüştüğüm yüzlerce muhafazakar aile çocuğu nasıl arada sıkışıp kaldıklarını çok yalın bir yerden anlattılar.

Çok zeki çocuklar bunlar her ne kadar kısıtlı akıllı telefon kullanmalarına izin verilse de onlar her şeyin farkında.. Ailelerinin, kendilerinin gerçeklik algısıyla oynadıklarının bilincindeler ama çaresiz ve yalnızlar.

Önemsendiklerini ve yardım göreceklerini ve ötekileştirilmeyeceklerine emin olmaları halinde gayet net anlatıyorlar içinde bulundukları ruhsal ve sosyal cendereyi.


Sorguluyorlar herşeyi ama ama içlerinden...! Sesli sorgulamak hep ceza ve sevgisizlik getirmiş.

Karma Eğitim kalksın diyen, çocuklara taciz tecavüz ve istismar karşısında, susmanın onaylamak olduğunu bilerek SUSAN zihniyetin, kontrol ettiği medya ve sosyal medya gücüyle gündemden yok etmeye çalıştığı "Çocuklara yönelik cinsel saldırı ve fiziki şiddet" henüz yüksek perdeden olmasa da silosyal medyada dillenilir olmasini çocuklarımız ve geleceğimiz adına önemsiyorum.

Sayın Çavdar'in bu yazısıda bu anlamda çok önemli.

Temel sorun siyasetçilerin, iktidar ve iktidar ortağı partilerin ve başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin kurumsal olarak gereken tepkiyi göstermemesini, bu vahim konuda neler yapılması gerektiğinin konuşulmamasını anlayamıyorum!

Tüm engellemelere rağmen sosyal medyanın taciz ve tecavüzlerde "Ah vah, yine mi?" diye cılız bir sesle mesaj atmasıda önemli ama bir ülkenin geleceğini, kimliğini yok etmeye yönelik ve yüzlercesi bilinen, binlercesi bilinmeyen korkunç can yakan ürkütücü istismar gerçeği karşısında muhalefet partileri neden ayağa kalkmaz, neden kolkola girip yürümez!


Her gün koşarak gittikleri ekranlarda, artık ezberlenen klişe söylemleri tekrar ederlercde neden biri çıkıp "Durun arkadaş, bu ülkenin en büyük sorunlarından biri hatta en önemlisi her tür çocuk istismarıdır, bunu konuşalım" dese ne olur. Yayından mi kovulur ekran yasağı mı yer? Her ikisi de olur ama ülke gerçeklerine sahip çıkmak için bedel ödemek gerekmiyor mu?


Evet, ekrana çıkamaz ama sokağa çıktığı anda gizli açık binlerce onbinlerce anne-baba, çocuk onu bağrına basar. Ben bunu yıllardır yaşıyorum, o aileler o çocuklar gerçekten yapılan iyiliği asla unutmuyor. Sevgiyle ve önyargısız yaklaşıp anlamaya çalıştığınızda aynı dikkat ve özenle onlarda anlıyor sizi.


Bizler gerçekleri anlatırken nasıl bedel ödemeyi göze alıyor ve bize bedeller ödetiliyorsa, halkın iradesi ile TBMM de vekil olanlarda halkın, toplumun bu kanayan ve kangren olmuş en büyük sorununa, dur demek için artık cesur adımlar atıp gür sesle "YETER ARTIK ÇEKİN O PİS ELLERİNİZİ, SALYALARINIZI ÇOCUKLARIMIZIN BEDENLERINDEN"  diye bağırmalı...



Laikler, sekülerler sütten çıkmış ak kaşık değiller. Bir çok hata yapılmış geçmişte. Öte yandan bu ülkede seküler kesim olmasaydı inanın Afganistan'a döner burası. Son alti aydır ülkede olan bitenler bu tespitimi doğrular nitelikte.

Yillardir defalarca yazdım herkes kendi sapığını, ahlaksızını, hırsızını korur kollarsa ve hepimiz kendi mahallemizin insanını melek, öte mahalleyi şeytan görürsek vay halimize, bedelini tüm toplum öder. Nitekim gördük işte dilinden Allah düşmeyenlerin nasıl zalimleştiğini.

Ne o mahalle melek ne diğeri şeytan.

Toplumu bu iki ayri mahalleye hapsetmekti amaç başardılar, ceremesini iki mahalle ahalisi birlikte ödüyor şuan!

Sırf bunu görsek umut var demektir evlatlarımız için, gelecek için...

O halde nedir tek gerçek; sadece seçim yapmak gerek.

İyi insan mı olacaksın kötü insan mı? Daha ahlaklı, vicdanlı, sağduyulu mu olacaksın?

Özellikle çocuklar söz konusu olunca?


 
 
 

Yorumlar


iwfyq6J8_400x400.jpg

Merhaba!

Ben İklim Bayraktar. Bir çoğunuz beni tanıyorsunuz; ya da belki öyle zannediyorsunuz? Bir de benim kalemimden dinleyin.

Yeni yazılardan haberdar ol

Teşekkürler!

Hiçbir şeyi kaçırmadığından emin ol

İletişime geç

Mesajınız için teşekkürler! Size en kısa sürede döneceğim.

© 2022 iklimbayraktar.com

bottom of page